3 Aralık 2013

Ben Küçükken Sarışındım

- keşke annemi dinleseydim.
- neden, ne diyodu ki?
- bilmem, hiç dinlemedim!

ne kadar film izlediğine bağlı olarak komik olabildiğin bi gece yarısı. rakıyı kaldıracak halimiz yok. ne rakı masasına yakışacak derdimiz var ne tavrımız. lan şu kıza da çakamadım amına koyim diye rakı mı içilir. ellerde biralar, kaçıncı bira olmuş bi tek adisyonu yazan garson biliyor ki, sanıyorum fazla fazla yazıyor yavşak. midem içimde diğer organlarımla sikişmekte.

burnumu siliyorum.

- nişanlanmış haa?
- nişanlanmış.

bu birayı kütük gibi bardakta veriyolar, beşinci biradan sonra elim kolum kalkmıyor arkadaş. koca müessesede balon bardak bulmak çok mu zor, kendi bardağımızı biz mi getirelim yani bunu mu istiyosunuz?

- aramadı mı hiç?
- aramadı.

- normal şeyler bunlar, eninde sonunda olacaktı.
- öyle.

gel bu şehirde beraber yaşayalım. gel beraber yaşlanalım umrumda değil ne kadar tutarsız olduğun. mutlu bile olmak istemiyorum, yalanlarla da yaşardım. aldatsan, bi daha aldatmayacağına söz ver, affedeyim derdim. daha başka ne yapsaydım bilmiyorum ki...

-üzülüyo musun lan?
-ya üzülmek değil de… tamam diyosun arkadaş, ben eminim olmayacak bu iş. biliyosun bi de köpekler gibi biliyosun, o eski tutku yok, o eski ilgiyi gösteresin gelmiyor, eskiyo işte, yıpranıyo. lan insan sevgilisi ya da karısıyla sevişirken başka kadınlar düşünmemeli hacı bu büyük bi trajedi. ama sonra yıllar geçiyo, bi düşünüyosun, diyosun lan ben mutsuz muydum ki hakkaten. hatırlayamıyosun… bakmıyo şerefsiz garson…

izmir barlarının bol alkollü gece yarısı sonraları. iki yıl önce miydi öyle bir şey. damarlarımızda alkol dolaşıyor, seyreldikçe seyrelmiş kan. o seyreldikçe biz çoğalmışız, çoğaltmışız içimizdeki umursamaz adamları. korunmak güzel ama hiçbir kayganlaştırıcının yerini tutamaz bol küfürlü yataklarda doğal vücut sıvıları.

(- seni seviyorum
- evet evet ben de çok içtim.
- hadi sana gidelim.
- nasıl olucak o?
- taksi filan tutsak.
- arabayı taa burdan alamam sabah
- gitmeyelim mi yani.
- neyse en azından hala gözlerim görüyor. ben direksiyona geçeyim, bir yere vurursak, hakkını helal et artık.
- seni çok seviyorum
- evet evet ben de bi an önce sevişmek istiyorum.)

- ...zaten buralarda biraya su katmasalar kar edemezler abi, e tekila diye koyduklarının da yarısından çoğu votka zaten. votka istedin mi de, dayıyolar cini azcık votka koyuyolar, koymuyolar bile bazen.
- hadi yaa. bira su, tekila votka, votka cin. e biz niye geliyoruz oğlum o zaman buraya, sikilmeyi mi seviyoruz nedir olay?
- her yer böyle abi...
- siktir et hadi hiçbişeye...
- hiçbişeye...

şimdi sen benim kocam olacaksın öyle mi? diye gülümseyen kadınlar var hala bazı erkeklerin hafızasında. biri şunlara söylesin oğlum, öyle boşboğaz konuşmasınlar, inanıyoruz sonra.

- i know you'll be a star in somebody else's sky! en azından gelecek zaman kipindeydi be birader.
- anlamadım tam abi ne diyo türkçe olarak?
- siktir et. demem o ki; en sonunda dönüp dolaşıp geleceğimiz yer burası. karanlık. istediğin şeylerle, elde etmek için çabaladığın şeyler aynı olmayınca, elinde bi kaç başarı diploması, gözlerin başka insanların mutlu masalarında... eskidik birader. hem eskiyip, hem de geç kaldık ki -bu, hayatın bize yaptığı- çok büyük bi orospu çocukluğu... biz bu kadar beceriksiz olmayı nasıl başardık?
- hadi sen kötü oldun kalkalım.
- kalkalım.
- midye atalım mı şu köşede üç beş tane?
- atalım.
- dur şunun dibinde kalmış biraz onu da içiyim kalkalım.
- sarışınmış biliyo musun küçükken...
- kim?

25 Mayıs 2013

KIR


                                                   
Kır saçlı hayalleri, yüzünün çizgisinde
Bitmemiş bir masalın son çanları çalıyor.
Ve zangoç hafif yorgun, gecenin ikisinde
Boşalmış şişeleri, içeriye alıyor.

Kırlar serin uzakta, yıldızlar ısıtmazken
Sertleşmiş dudakları, o tınıyla arkadaş.
"Neydi bu lanet şarkı, dilimin tam ucunda
Bin yıldır gıcık gibi, beynimde dolanıyor"

Kırlangıçlar farkında, balkonun demirleri
Bir ev olmaktan uzak, tüm ışıklar yanıyor.
Birazdan şaşıracak, bak yine sabah oldu
Kapatınca lambayı, yeniden uyanıyor.

"Kırk defa söyledim ben, konuşma o adamla
Hem aklında sen yoksun, kaldı ki ilk fırsatta
Ayrılmazsa aniden, hiç bir şey bilmiyorum!"
Diyen kadın gündüzleri orospuluk yapıyor.

Kırbaç misali duran, olgunluk baş ucunda
Sen neler neler gördün, bu da geçecek diyor.
Lakin ufunet basıp, aynaya baktığında
Ağlayan gözlerinde, aynı çocuk duruyor.

Kırışık nevresimin, burnunda hep o koku
Uçuşan perdelerin, gölgesi duvarlarda
Belki yataklar büyük, ama alışkanlıkla
Yine yalnız bedenin, kenara sıkışıyor.

Kırık sesiyle kirli, uyuyacak birazdan
Hıçkırıklar duruldu, yanakları kuruyor
"Bak doğru söyle, insan, ölür mü yalnızlıktan?"
 Kapatmış gözlerini, tanrısına soruyor...

Ekim 2012 - Erbaa