10 Ekim 2010

Kökler ve Okyanus 1) Oxa-Bian ve Bikenon Efsanesi

-en azından senin gibi düşünmediğim için suçlayamazsın beni.
-ne münasebet. tabii ki suçlarım. tam bir saçmalık söylediğin.
-fikirlerime katılmıyor olabilirsin, ama saygı duymalısın oxa.
oxa: ne saygısı yahu, resmen ıhlamur çiçeğinin kokusunun güzel olduğunu iddia ediyorsun.
-tamam herkese göre değil belki hepsi de değil, ancak dayımın kızı güzel kokardı.
oxa: ah anlaşıldı, duygusal yaklaşıyorsun sen, tamam tartışmıyorum artık senle.
-bu bunu 1672. söyleyişin.
oxa: ne yapayım yanımdasın her gün...

olağan tartışmalarını yaşıyordu oxa ve bian bugün de. çok değişik karaktere sahiplerdi ve bu yanyana olan iki ağaç için kaçınılmaz bir şeydi. ancak 1672 aslına bakarsanız bir ağaç için çok da büyük bir sayı değildi. konuşmayı yeni yeni öğrendikleri için henüz bahsedecek ve dolayısıyla tartışacak ortak konular yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.

insanlar ağaçları sever ve onlara bir çok pozitif his yükler ancak, ağaçlar aslına bakarsanız oldukça huysuz varlıklardır. henüz birbiriyle tamamen anlaşan yan yana iki ağaç görülmemiştir. bir tek kuzey arnavutluğun rreshen bölgesinde birbiriyle neredeyse arkadaş olacak iki ağacın bulunduğu rivayet edilir. ancak bu arkadaşlığın da bir ağacın diğerinin üstündeki karınca sayısının fazlalığını kıskanması sebebiyle çok ilerlemediği söylenir. yine de bu yakınlaşma ağaçlık tarihinde büyük bir olaydır.

gelgelelim türkiyenin batısındaki izmir bölgesinde bulunan oxa ve bian; ağaçlık tarihinin belki de en büyük efsanesini yaratacak ağaçlar olacaktı. ama bir yandan da dostlarım büyük beklentiler hiç bir zaman iyi sonuçlar doğurmaz.

oxa: selurt hakkında ne düşüyorsun, çok merak ediyorum.
bian: tam bir züppe bence.
oxa: kesinlikle! yeni yapraklarını gördün mü ne o öyle
bian: ah evet evet görmez miyim, kendini beğenmiş pislik, hep bu karıncaların yüzünden. çok yüz verdiler selurta. o da olmadığı bir şey... ah bak bir bisiklet!
oxa: aaa bisiklet.. hey gördün mü?
bian: evet bak gidiyor. bisiklet heyy!! duymadı...
oxa: ne kadar güzel gidiyor.
bian: mükemmel.

ağaçların ortak olarak sevdiği iki şey varsa; ilk sıradaki kesinlikle bisiklettir. Bisikleti garip bir takıntı hatta yaşam felsefesine dönüştürmüş yüzbinlerce ağaç vardır. ancak bu aşk ne zaman başlamış derseniz sizi şu andan 1800 yıl kadar öncesine götürmem gerekecek. Şu an kuzey Avrupa olarak adlandırılan bölgede bulunan norveç’te fjell fiyortlar topluluğunun güney yakasında bulunan yüzlerce ağaç ilk defa gördükleri o şeyi çok sevdiler. Yani çok fazla aslına bakarsınız. O dönem ağaçlar arasında kurulan bikenon dininin tanrısı da bir bisikletti zaten. Kırmızı bir bisiklet. Ağaç topluluğuna yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta bulunan ve rahmetli büyük büyük dedeleri tarafından oluşturulmuş ahşap bir kulübenin sahanlığından çıkar, ağaçların yanında hızla geçerdi. Yere temas eden tekerlerinin dönerken verdiği o helezon etkisi, ve düşük temas alanına rağmen ayakta durabilmesi ağaçları mestetmişti. Çünkü ağaçlar çoğunlukla dengesiz ve dolayısıyla düşmekten çok korkan tabiatta varlıklardır. Bu yüzden büyük kökler oluşturacak şekilde evrimleşmişler, ve doğduktan sonra ilk işleri kök uzatmak olmuş. Aralarında hala bazen kök uzatmanın evrenin doğasına aykırı olduğunu iddia eden, eğer düşmemiz gerekiyorsa düşmeliyiz, yüce tanrı bikeno (bikenon dininin tanrısıdır bu) bizi böyle yarattıysa vardır bir bildiği diyen, radikal dinci ve garip bir şekilde anarşist ağaçlar çıkar ama onlar da esen sert rüzgarlara dayanamayarak kısa zamanda devrilirler. Kısaca eğer dedeleriniz evrimleşme gereği duymuşsa, bir bildikleri vardır ve vaktiniz daralmadan çenenizi kapatıp siz de evrimleşseniz iyi olur.

Böylesine hızlı ve dengeli bir nesneyi gördüklerinde yaşadıkları hayranlık bir süre sonra kültürlerine de yansıdı. Edebiyatta büyük bir akım oluşturdu ve yaklaşık 200 sene bisikletlere yazılan şiirler revaçtaydı, bir bisikletin ne kadar hızlanabileceğine dair efsaneler, küçük fidanlara anlatılacak olağanüstü kahramanlık hikayeleri derken dilden dile yayılan bisiklet devrimi tüm dünya ağaçlarını etkisi altına aldı. Şu an bikenon dininin kutsal toprakları da fjell fiyortlarının hemen doğusunda bulunan bykletten şehrinin, şehir mezarlığı yakınındaki ormanındadır hala.

Ancak bisikletin üstündekinin insan olduğunu anlamaları, daha doğrusu insanların kayda değer varlıklar olduğunu fark etmeleri daha zaman alacaktı…

Hiç yorum yok: